Utanmazlık yine canlı yayında gözümüze sokuldu. Batı tüm iki yüzlülüğüyle, bir ülkeye daha saldırdı ve mutlak sonun eninde sonunda gerçekleşmesini bekletiyor Dünya halklarına. Ne hakla peki? Ne hakla buna mauz bırakılıyoruz?
Bir de isim koymuşlar utanmazlıklarına: Şafak Yolculuğu! Neye yolculuk bu? Libya’nın halkının özgürleşmesine mi? Bahreyn halkının özgürlüğü, Suudi Arabistan halkının özgürlüğü ya da Birleşik Arap Emirlikleri’nin halkının özgürlüğü neden düşünülmüyor? Bakın, Bahreyn halkının üstüne tanklar salındı, komşu ülkelerin askerleri, başka bir ülkenin halkının üstüne saldırdı. İsyanın merkezi olan İnci Anıtı’nın olduğu meydan dümdüz edildi. İnci Anıtı dahi yıkıldı. Kimden ses var? Amerika? Fransa? İtalya? Ses yok. Çünkü utanmazlıklarını gözümüze sokmaya niyetliler.
Bu utanmazlık sınır tanımayacaktır. Tanımıyor da… Elinde füzesi, elinde savaş gemisi, elinde bilmemne füzesi olan Batı, istediği ülkeyi yıkar, istediği ülkenin şehirlerini bombalar. Buna da mutlaka bir neden bulunur. İtalya’nın Libya yönetimine söyleyecek ne sözü olabilir? Kaddafi ile Berlusconi can ciğer değiller miydi? Sarkozy’nin uçakları bombalıyor Libya’yı. O Sarkozy ki, seçimde partisi adına Libya’dan para aldığı ortaya çıktı. Amerika Birleşik Devletleri, füzelerle vuruyor Libya’yı. Şu Dışişleri Bakanı, Kaddafi’nin oğluyla daha yeni sarmaş dolaş olan Amerika’nın. Ve Türkiye… İnsan hakları ödülünü daha yeni almadı mı Başbakan’ımız?
Peki, bu operasyon ne? Bu füzeler? Petrolü mü kesti Kaddafi? Doğal gazı mı azalttı? 42 yıl bir kişiye katlanıp, şimdi onu katlanılamaz yapan ne? Bunun açıklaması var mı? Hem açıklama bir yana, siz Sarkozy’nin, Berlusconi’nin, Clinton’un demokrasi ile ne alakası olabilir? Ne yapmışlar yaşamlarında demokrasi için ki biz onlara inanalım?
Bu olan bir iddia ortaya koymaktır. Bizim için çalışmayanı, bize karşı duranı kendi meşrebine göre deviririz. Ülkesini bombalarız, yakalarsak asarız, keseriz. Zaten bu kişiler diktatör. Kim Kaddafi ya da Saddam’ın devrilmesine ses çıkartır ki? O arada da zaten bizim iki yüzlülüğümüz de aradan kaynar gider. Zaten bu bizim tarzımız. Hiçbir sınır, hak, hukuk tanımayız. Hak bizim elimizdeki füzedir, hukuk bizim uçağımızdır.
Bu bir iddia ortaya koymaktır. Sınır tanımayan bir cüret ile hem de… Mesela Kaddafi meselesi falan değildir. Zaten Kaddafi’yi o Batı ülkelerinden, o Batı liderlerinden ayıramazsınız. Libya’nın yoksullarının sırtında, Afrikalı yoksulların sırtında hangisi daha çok yük? Şimdi Batı diyor ki; sadece ben yük olacağım yoksulların, halkın sırtında. Kaddafi’ye yer yok. İki yüzlülük, utanmazlık burada.
*
Ek: 19 Mart 2003 Bağdat’ın bombalanmaya başlanması. 19 Mart 2011 Libya’nın bombalanmaya başlanması. İşte cüret bu.
Bir Cevap Yazın