Seçime doğru – son…

Seçim zamanı artık geldi çattı. Kim yüzde kaç oy alacak, kim kaç vekil çıkartacak çok kısa bir süre sonra öğreneceğiz. Bu hengame de bitecek. Partiler son mitinglerini yapıyorlar, yapacaklar. Yarın TRT‘de liderler ve parti temsilcileri konuşacak (ben yine LDP ve TKP‘yi bekliyorum) ve yasaklar devreye girecek.

Pazar günü yasaklar kalktıktan sonra TV’lerde, yasaklar kalkmadan da sosyal medyada sonuçlar yavaş yavaş açıklanacak. Yasaklar olmadığına göre şimdi her şeyi söylemek serbest.

Tahminler çeşitli. Kesin olan bazı şeyler var ama onları da zaten herkes defalarca tekrarladı. Benim ilgimi çeken başka bir durum bu seçimde. Ve onlarla da bitirmeyi planlıyorum bu uzun seriyi. (Bu yazıyla birlikte toplam 8 yazı olacak.)

Bu seçim propaganda dönemi bize şunu gösterdi ki, Türkiye, çok partili döneminde hiç bu kadar adaletsiz bir propaganda dönemi yaşamadı, seçim sonuçlarına göre de ya bir daha yaşamayacak, ya da 4 sene sonra daha da adil olmayan bir seçim bizi bekleyecek. Devlet olanaklarının, medyanın bu kadar tek bir parti için seferber edildiği başka bir seçim yaşanmadı şimdiye kadar. Medyada en bağımsız gözükenler dahi (ya da bağımsız olması gereken ama her akşam AKP mitinglerinin tekrarını veren TRT) tek adam iktidarına teslim olmuş durumda. İktidar partisinin 330’un altında kalma ihtimali güçlendikçe (kimilerine göre 276 rakamı dahi tehlikede) medyada başlıklar bir anda değişti, dört koldan propagandanın da dozu şiddetlendi.

AKP yörüngesindeki gazetelerin hemen hemen hepsi, aynı fotoğraflarla, aynı başlıklarla kamuoyu oluşturmaya çalıştı ve çalışıyor. Yaptıkları photoshoplar bile aynı. Belli ki tek bir elden “tavsiyeler” alıyorlar. Televizyonlarıyla, gazeteleriyle iktidarın gücünün kendinden olmayana karşı akını bu. Hiçbir muhalif ses kalmasın istiyorlar. Duyulmasın istiyorlar. Muhalif seslere de neler yaptıkları ortada. Altıncı ayında seçim olan bir senenin, kimyasal silah stoğu dördüncü ay bitiyorsa, bu muhalif sesleri gazla boğma girişiminin bir kanıtıdır. Gaza rağmen sesi çıkanları ise, medyada boğuyorlar, karıştırıyorlar, suçluyorlar. CHP-MHP-BDP-Ergenekon Blok’una  karşı demokrasi kahramanı olan AKP imajı çizilmeye çalışılıyor. Hak arayanlar da demokrasi karşıtı tabii ki. Ne diyor AKP Genel Başkanı? Eşkiya!

Hemen hemen hepsi bölge mitingi olan devlet mitingleri büyük bir başarı olarak sunuluyor. Bakanlıklar, yine yörüngedeki meslek örgütleri bir anda başarı hikayeleri anlatan reklamlar yapmaya başladılar. Amaç belli tabii ki. Hiç bir demokrasi kuralına uymayan olaylar bunlar. Bunun yanında çeşitli yerlerde de tepki çekmekten korkan AKP, olmayan platformlar üzerinden seçim propagandasını yürütüyor. Demokrasi ve özgürlük platformu diye bir şey var mesela. Çankaya’da ve İzmir’de broşürler dağıtıyorlar, son yıllarda ülkenin nasıl daha demokratik, nasıl daha özgür bir yer olduğunu anlatan broşürler dağıtıyorlar. İçini açıp bakıyorsunuz, AKP’nin önemli isimlerinin küfrettiği insanlar (Ümit Boyner gibi), sanki AKP’ye yakınmış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Aslında şu olay bile her şeyi anlatıyor. Kim bu platform? Bu broşürlerin maddi kaynağı nedir? Bilen yok. Sorması gerekenler ortada yok.

Sonuç olarak önemli bir seçime gidiyor Türkiye. Sokaklarda öldürülen ve sonrasında hakarete uğrayan, sokaklarla kalçası kırılan ve sonrasında hakarete uğrayan, sokaklarda işkence gören ve sonrasında hakarete uğrayan insanlar var bir tarafta. Diğer tarafta da bunları normal görenler, bunları yapmaya devam edenler ve bir dönem daha -ustalıkla- bunları (ve belki daha fazlasını) yapmak isteyenler var. Bu olanlara, bunca hakarete, kibre bakarak hala demokrasi görenler de yok değil ama onlar zaten artık umutsuz vaka. Bir kaç sembolik seçim hamlesini demokratikleşme olarak görüp, kendi kendilerine oynuyorlar.

Pazar günü seçimde en önemli olay, bu kibri, bu baskıyı sonlandırmaya çalışmak ve bunun için de olunan yerde, olabilecek en iyi adaya oy vermek bana kalırsa. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu’na güçlü olan yerlerde destek vermek bu anlamda yapılacak önemli bir hareket olacaktır. (Tabii ki aday sizin aklınıza, emeğe, demokrasiye ya da özgürlüğe uyuyorsa) Bloğun güçlü olmadığı yerlerde ise, mutlaka kendimize yakın ve meclise girebilecek bir alternatif bulabiliriz. Bu alternatif bu seçimde var en azından. Daha fazlasıyla karşılaşmamak için, daha fazlasını yaşamamak için, arkadaşlarımız gazetelere işkence anılarını bir daha anlatmasınlar diye bu gerekli.

Serinin önceki yazıları:

* Seçime doğru – başlarken…

* Seçime doğru – adalet ve kalkınma partisi (1*)

* Seçime doğru – parlamento dışı sağ

* Seçime doğru – cumhuriyet halk partisi (1*)

* Seçime doğru – adalet ve kalkınma partisi (2)

* Seçime doğru – yeşiller partisi

* Seçime doğru – emek, demokrasi ve özgürlük bloğu

* Seçime doğru – cumhuriyet halk partisi ve solu

“Seçime doğru – son…” için 3 cevap

  1. […] Doğan Urbarlı İçeriğe atla Ana SayfaKimdir? & Nedir?İletişim ← Seçime doğru – son… Haziran 14, 2011 · 00:11 ↓ Jump to […]

  2. […] ve değerlendirmeler ise serinin diğer yazılarına kaldı. Seçime doğru serisinin konuları ve şehirler üzerine değerlendirmeler yapmak […]

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: